Kayıtlar

Haziran, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Büyükada/m

Yarım asırlık ömrünü ve çantasını yanından ayırmayan kadın, vapura adımını attığında, yedi yaşında bir kız çocuğu oluvermişti. Babasının eline sıkıca yapışmış ilk deniz yolculuğunda, bilmediği bir adayı keşfe doğru yol almanın heyecanı gizlemeye çalışıyordu. Babasının onu cam kenarına oturtmak için yer kapma telaşı gülünçtü. Martıların simit uğruna gökyüzünde halden hale girmesi, şevkle kıvrılmasıysa görsel şölen.   Nasıl oluyor da her ayrıntıyı hatırlıyordu? Hatırlamak istemedikleri bile, f alcı bacıların yanar dönerli cam fanusundan izler gibi -güya-geleceği, çocukluğu gözlerinin önündeydi.    O gün karşı koltukta oturan genç hanım, ona poğaça uzatacak ama o babasının koluyla ‘alabilirsin’ dürtmesine rağmen, almayacaktı. Çünkü yabancılardan hiç bir şey alınmamalıydı. Anneler izin vermedikçe, babalar -hadi al- dese de alamazdı küçük kızlar genç ve şık hanımların ev yapımı nefis poğaçalarını.  Denize dalmıştı şimdi. Vapurun denizi köpürte köpürte yol alması, merdaneli ma